Selda SARIKAYA, Şenay ÖZDOLAP, Erdem MARAŞLI

Anahtar Kelimeler: Ailesel Akdeniz ateşi; spondilit; kolşisin; TNF-alfa blokerleri

Özet

Amaç: Bu çalışmada ailesel Akdeniz ateşi (AAA) tanısı olan ve artrit/spondilit bulgusu ile takip edilen hastaların klinik özellikleri incelendi.

Hastalar ve yöntemler: Kasım 2000 - Mart 2012 tarihleri arasında artrit veya inflamatuvar omurga ağrısı yakınması ile başvuran ve AAA tanısı konmuş 29 hastanın (12 erkek, 17 kadın; ort. yaş 26.1±11.2 yıl; dağılım 16-51 yıl) verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş ve cinsiyetleri kaydedildi. Artrit/spondilit başlangıç yaşı, AAA tanı yaşı, ailede AAA öyküsü ve geçirilmiş cerrahi girişim öyküsü varlığının yanı sıra, periferik artriti bulunan hastaların tutulan eklem sayısı ve yeri de kaydedildi. Sakroiliit ve spondiliti bulunan hastalarda periferik artrit varlığı incelendi ve tedavide kullanılan ilaçlar kaydedildi. İnsan lökosit antijen (HLA)-B27 ve Akdeniz ateşi (MEFV) geni analizi yapılmış hastaların sonuçları kaydedildi.

Bulgular: Artrit/spondilit başlangıç yaşı ortalama 20.4±9.1 yıl idi. Hastaların 24'ünde artrit (15'inde monoartrit, 9'unda oligoartrit) mevcuttu ve en sık etkilenen periferik eklem, ayak bileği idi (n=13). Beş hastada artritle birlikte spondilit, diğer beş hastada sadece spondilit mevcuttu. Dört hastada total kalça replasmanı, bir hastada diz debridmanı ve bir hastada apendektomi öyküsü vardı. Akdeniz ateşi geni analizi yapılan 27 hastanın 10'unda M694V homozigot mutasyonu (%37) saptandı ve total kalça replasmanı cerrahisi geçiren hastaların tümünde aynı mutasyon vardı. HLA-B27 gen incelemesi yapılan 21 hastanın ikisinde HLAB27 pozitif idi.

Sonuç: Ailesel Akdeniz ateşi genç hastalarda inflamatuvar artrit ve spondilit ayırıcı tanısında mutlaka yer almalıdır. Klasik artrit atakları en sık görülen klinik tablo olsa da kronik eroziv eklem tutulumu ve spondilitin de bu hastalığın bir klinik görünümü olduğu akılda tutulmalıdır. Kolşisin tedavisi atakların ve amiloidozun önlenmesinde etkili olmakla birlikte, kronik eroziv artritlerde olduğu gibi romatolojik hastalıkların ağır formlarında kullanılan hastalık modifiye edici antiromatizmal ilaçlar (DMARD) ve biyolojik ilaçlar da etkin tedavi seçenekleri olarak görülmektedir.